VSabazYayinİletisimKulubu

Yayınımız

 
İnternette google da konu ile ilgili incelemeler yaptık.Doç.Dr.Yalçın Güran’ın araştırmaları bize ışık oldu.
Çocukta matematik kavramı 0 - 6 yaş aralığında gelişir. O halde, çocuğu bu dönemde matematikle tanıştırmak gerekir. Bu dönemde o küçücük ama yüksek kapsama güçlü (sığalı) beynin içine bilinen yöntemlerle matematik teoremleri ile problemlerini sokmaya kalkmak elbette yanlış olur.
Peki! Ne yapmak gerekir?..

Bu çağdaki küçüğe matematiğe dayalı oyunlar sunmalıyız. Çocuk bunlarla oynayıp uğraşırken temelde matematiğin yattığını anlamasa bile, bunlarla matematik fikrine yakınlık duymaya başlayacaktır. Bunlar bilmeceler olarak ta sorulabilir.

Ama 0 - 6 yaş arasındaki küçüğümüz bunlardan sıkılıyor ya da uzak kalmayı mı yeğliyor?..
O zaman aklımıza hemen zekanın tek bir tür olmadığı, 1983 yılından bu yana Howard Gardner tarafından tanımlanmış 8 tür zekanın var olduğu gelebilir (çoklu zeka kavramı). Ancak, tanımlanmış bu zeka türlerini tek tek incelersek, pek çoğunda soyut düşünmenin var olduğunu görürüz. İnsanları matematikten uzaklaştıran başlıca etmenin soyut düşünme zorunluğu olduğu düşünülürse, bunun burada geçerli olamayacağı anlaşılır. Bundan yaklaşık her tür zekaya, elbette matematik zeka başta olmak üzere, matematiği sevdirme olanağı bulunabileceği anlaşılır. Demek ki, matematikle yalnız matematik zekası olanlar uğraşmaz. Öteki tür zekalar da az ya da çok,
hele okul sıralarında, matematiğe yakınlaşabilirler.

Demek ki, ortada başka bir sorun olmalıdır. Bu da, büyük olasılıkla bu konuda matematiğe yakınlaştıracağız diye çocuğun üzerine fazlaca yüklenmektir diyebiliriz. Elimizdeki araçları ona gerçek oyun gereçleri olarak vermeliyiz.
Sıkılmasına meydan vermeden, öteki oyuncakları gibi ilgi duyduğu anlarda ilgilenmesine özen göstermeliyiz.
 
Bu matematik oyunları ile bilmeceleri konusunda, 6 yaşın hemen üstünde olanlar için fırsat t kaçmış değildir. Bir kaç yıl daha bu yöntem 6 yaş üzeri çocuklarda kullanılabilir. Fakat daha sonra öğrenci gerçek matematik dersleriyle karşı karşıya gelecektir. Bize sorarsanız, matematiğe ilgi duymayan ergin kişler bile matematik oyunları ile konuya ısınabilirler. Denemeye değer bir konudur bu…

Eğitim açısından yapılan yanlışlar, hem eğitim programları hem de öğretmen açısından, bu noktada başlamaktadır. Matematik dersiyle ilk yüzleşmesini yapan öğrenciye sunulan
matematik problemleri, daha önce anlatılan oyun ya da bilmeceler gibi verilmeli; teoremler de bu bilmecelerin ip uçlarıymış gibi anlatılmalıdır. Bunun tersi yapılıp, daha başlar başlamaz matematik kupkuru yüzüyle öğrencinin önüne konursa, çocuk hızla bu derse karşı soğukluk duymaya başlayacaktır.

Soyut düşünmeye alışma da 0 - 6 yaş arasında başlar. Bu dönemde çocuğa okunacak masallar dikkatle seçilmelidir. Çünkü bu masallar onu soyut düşünceye doğru yönlendirecektir. Bu bakımdan çocuğa okunacak (anlatılacak değil!) masalların nitelikli olması çok önemlidir. Masallar ile matematik temelli oyunlar, bilmeceler onu farkına varmadan matematiğe yönlendirip, matematikle kaynaştıracaktır. Daha bu dönemde çocuğun zihninin dar bir alana sıkışmasını önlemek gerekir. Düşünme ufku, özellikle soyut düşünme ufku alabildiğine geniş olmalıdır. Aynı özen okul sıralarındayken de gösterilirse başarıya ulaşılır. Bir bakıma bu yolla yaratıcı zeka da geliştirilmiş olur. 
 
 
Bu site 21/06/2010 tarihinde faaliyete geçmiş ve05/11/2010 tarihinde güncellenmiştir.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol